İstiklal Savaşında Karamürsel Hadiseleri

İstiklal Savaşında Karamürsel Hadiseleri

İstiklal Savaşında Karamürsel Hadiseleri

Karamürsel İngilizler tarafından 25/Haziran/1920 de işgal edilmişti. Yani Yunan ordusunun Balıkesir üzerinden yapmakta olduğu taarruz zamanıdır. Sabahleyin erkenden şehrin önüne demirleyen dört büyük harp gemisi ile bir kaç torpido, şayak fabrikasının şarkı ile Karamürsel’e yirmi dakika mesafedeki Küçükderenin garbına 800 kadar asker çıkarmış, kasaba, asker tarafından sarılmış; işgal kumandanı, debboy binasında halkı toplayarak: ( Milli kuvvetler buraya gelecek olursa bunları, İngilizler vuracaklardır. Sükunetle yaşayınız ) diyor. Üç saat sonra askerlerini tekrar gemilerine bindirerek dönüyor. Yalnız Küçükdere civarına çıkarılan kuvvetlere on kişilik bir çetemiz ateş ediyor. Bazı İngilizleri yaralıyor.

İngiliz deniz kuvvetlerinin bu hareketi, başlamak üzere bulunan Yunan taarruzuna yardım için Bursa’dan bu istikamete kuvvet çekmek maksadı ile yapıldığı aşikardır. Nitekim, ilerde göreceğimiz veçhile bu hareketler ve askeri çıkarmalar; Mudanya ve Gemliğe dahi aynı tarihlerde bir kaç defa yapılmıştır.

Temmuzun on birinde bir İngiliz torpidosunun himayesinde ve Ereğli istikametinde kara yolu ile 400 mevcutlu bir yunana taburu öğleden evvel Karamürsel’e geliyor. 36 saat burada kalıyor. Bu müddet zarfında yunan askerleri kasabada ve civar köylerde bir çok çapulculuk yapıyorlar ve Akçat köyünden Jandarma oğlu Halil, Keleş oğullarından Mehmet Şükrü, Boşnak Beşer’in oğlu Nazif adlı üç Türkü ve eskiden Rum’dan dönme bir Müslümanı öldürüyorlar ve 29 kişiyi de beraberinde alıp götürüyorlar.

Temmuzun 18 inde İstanbul’dan gelen araba vapuru ile 400 mevcutlu bir yunan taburu Karamürsel’e çıkarılıyor ve üç gün kaldıktan sonra defolup gidiyorlar.

23/Birinciteşrin/1920 Cumartesi günü Yunanlılar, üçüncü defa olarak Karamürsel’e gelmişlerdir. Kaymakamlık vekilliği yapan Yalovalı bay Refik Yunanlıların geleceğinden haberli olduğu için sabahleyin kasabada tellal dolaştırıp halkın kaçmayarak yerlerinde kalmalarını, Yunanlılardan fenalık gelmeyeceğine tellal bağırttığı için, halk kasabada kalmış ve dağlara çekilmemiştir. Öğle zamanı, Yalova’dan araba ile gelen Yunan komutanı, hükümete gitmiştir. Beş on dakika sonra, Merdigözlü Davit adında bir Ermeni, kasabanın yirmi kilometre kadar cenubundaki sırtlarda yunan askerlerinin, çetelerle muhabereye tutuştuğu haberini verince, ahali korkusundan, sokaklardan dağılarak evlerine kapandılar. Saat 18’de Yalova istikametinden bir Yunan piyade taburu ve Pazarköy istikametinden dahi bir piyade taburu ile dört dağ topu Karamürsel’e geliyorlar. Karamürsel kasabasını müdafaa maksadı ile terzi laz Mevlut efendi komutasında toplanmış olan 85 mevcutlu bir çete, Tepeköy-Karamürsel’in bir bucuk kilometre cenubundaki Tekke ve Yalakdereye giden şosenin cenubundaki zeytinlik hattını işgal ederek müdafaa etmiş ve güneş batıncaya kadar müdafaada devam ederek Yunan askerleri geceleyin mevzilerini terk ile şehre çekilmişlerdir. Bu esnada iki torpido gelerek milli kuvvetleri bombardımana başlamış olduğundan, çete dahi geriye çekilmiştir.

Ertesi Pazar sabahı,Yunan komutanı, 15 yaşından yukarı bütün erkekleri hükümet önüne toplayarak bir sıraya dizmiş, sağdan başlayarak her onuncuya isabet edenleri ayırtıp derhal kurşuna dizmiştir. Suçsuz kurşuna dizilenler şunlardır.

Karamürselli Muhacir Veysel, İstirancalı demirci Remzi, Muhzır oğlu Ahmet, Boşnak Rasim, Viran Ali, Açıkbaş Halil çavuş, Çerkes Bekir, Arnavut Deli Hasan ve adı öğrenilemeyen daha bir arkadaşı, Boşnak aşçı Mustafa ve adı bilinmeyen diğer bir Çerkez. Kasabada bu katillerden sonra Yunan kuvvetleri aynı günde dağınık bir halde bulunan çetelere karşı harekete geçmiş ve üç gün devam eden çarpışmalar sonunda Karapınar-Akçat-Tepeköy hattına kadar ilerleyerek oradaki köyleri yakıp Karamürsel’e dönmüşlerdir. Karamürsel’i üçüncü defa boşalttıkları ikinci teşrinin 2 sine kadar yaptıkları sayısız cinayetler yetişmiyormuş gibi, jandarma subayı Ahmet ve İlyas beylerle, Malmüdürü Murtaza, Müddeiumumi Tevfik, Reji memuru Hakkı ve oğlu Arif, reji odacısı Lütfü ile babası Koltukçu Şakir, Karabey Nazif, şayak fabrikası katibi Arif, koltukçu Boşnak Mehmet oğlu Ali, aşçı Alinin çırağı boşnak Ali’yi ve adı bilinmeyen bir Arnavudu öldürmüşlerdir. Ayrıca da hükümet memurları ve jandarmadan ve ileri gelenlerden 50 kadar zatı tevkif ederek Bursa’ya götürmüşlerdir.

İşte Karamürsel halkı, İstiklal mücadelesinin bundan sonraki günlerini böylece düşman tarafından katliam edilmiş olan evlatlarının ölümüne ağlamakla geçirmiştir. 29/Haziran/1921 de tekrar bir Yunan kuvveti      ( On birinci Manisa Tümeni ) nin Karamürsel’e gelmekte olduğunu gören halk, evlerini barklarını ve eşyalarını terk ederek geriye, dağlara kaçıyorlar, ancak, bir kaç ihtiyar kadından başka kasabada kimse kalmıyor. Yunan askerleri bütün şehre ateş veriyorlar ve şirin Karamürsel’i yakıyorlar... İhtiyar kadınlarda birlikte yanıyor.

Milli mücadelede Karamürsel halkı vatan müdafaasında gösterdiği büyük hizmeti ve halkın çete teşkilatında yaptıkları faaliyet bütün tafsilatı ile neşretmek, Karamürsel Halkevine düşen bir vazifedir. Burada ( ne olursa olsun ) adında bir gönüllü milis taburunun teşekkül ederek fedakarlık timsali şeklinde uzun müddet Marmara kıyılarında Yunanlılarla çarpışması ve Gökbayrak taburunu yaptığı hizmetler her halde unutulmamak lazımdır. Bu teşkilatın kurulmasında Bursa’daki vali ve komutan ile Müdafaai Hukuk teşkilatının mesaisi de unutulmamalıdır.

                                                                        Yazan:A.Y. – Ş.A.

Teşekkür: Karamürsel Hadiseleri sayın Agah Yönsel ve sayın Şemsettin Arkan’ın  Karamürsel isimli kitaplarının 235-236-237-238 inci sayfalarından aslına sadık kalınmaya çalışılarak alınmıştır. Her ikisini de saygıyla anıyoruz.

Dilek: Şehitlerin evlatlarının, torunlarının, bu hususlarda bilgi sahibi olanların, Vakfımız ile irtibat kurmalarını diliyoruz.  


YUNANLILARIN YALOVA, ORHANGAZİ VE KARAMÜRSEL'DE YERLİ RUMLARLA BİRLİKTE MÜSLÜMANLARI KATLEDİP MALLARINI YAĞMA VE HAYVANLARINI YUNANİSTAN'A GÖNDERDİKLERİ


Müslümanları, Hıristiyan çetelerinden korumak üzere kaza muhafazasına seçilen İbrahim Ağa zamanında Müslim ve gayr-ı Müslim hiç kimsenin can, mal ve ırzına dokunulmadığı halde Yunanlıların Yalovayı işgalleriyle birlikte Yunan medeniyetinin ör­neklerinin görülmeye başlandığı, Teşvikiye'de bayram namazı için toplanan halkın Yunan askerleri tarafından camiden çıkarılıp içle­rinden yedi kişinin sopayla dövülerek öldürüldüğü, Müslümanların silahlarının toplanıp Hıristiyanlara dağıtıldığı, gayr-ı Müslimler ha­ric ahalinin bütün hayvanlarının yok pahasına alınıp Yunanistan'a sevkedildiği, yağma için Yunan askerlerinin ardından çuval ve öküz arabalarıyla giden yerli Rumlar tarafından Müslümanların malla­rının götürüldüğü, köyden köye gidişin engellendiği, yolda yakala­nanların akibetinin mechul olduğu, Karamürsel'de de yağma ve kat­liâmın yaşandığı; bir günde kazanın ileri gelenlerinin de içinde bulunduğu üç yüz Müslümanın katledildiği, memurların hapse atıl­dığı, Çınarcık'da cuma namazı esnasında çok sayıda Müslümanın şehit edildiği, yaralı ve hasta insanların Yalova ve Karamürsel dışına tedavi için çıkmalarına izin verilmediği, Orhangazi'de de mezâli­min geniş boyutlara ulaştığı, acil müdahale ve yardım edilmezse Müslümanların tamamıyla yok edileceği.

6 Kasım 1920

Huzûr-ı Sâmî-i Cenâb-ı Sadâret-penâhîye

Ma'rûz-ı çâkerleridir,

Ferid Paşa'nın mevki'-i iktidâra gelmesiyle başlayan Kuvâ-yı Milliyye harekâtından memleketimiz olan Yalova kasabasını muhâfaza ve İslâm, Hıristiyan çetelerinin tahrîbâtından himâye maksadıyla gerek hükûmet-i merkeziyye ve gerekse Kuvâ-yı Milliyye'ye karşu lâ-kayd kalınmış ve âdetâ kazâmız bî-taraf bir mıntıka i'lân olunmuş fî Mayıs sene [13]36 ibtidâsından bi'l-ibtidâr ağustos nihâyetine kadar devâm eden dört ay müddet zarfında eşrâf ve a'yân-ı memleketin efkâr ve ârâsıyla kazâmız muhâfazâsına ta'yîn edilen İbrahim Ağa'nın vesâ'ir müteneffizân-ı memleketin dirâyet ve kiyâsetiyle lehü'l-hamd Müslim ve gayr-ı Müslim (Türk, Rum, Ermeni) hiç bir ferdin ne hayâtına ne mâl ve ırzına dokunulmamış hulâsa hiç bir şahsın hukûk-ı şer'iyye ve hürriyyesi tahdîd ve takyîd edilmemişdir. Bu iddi'âmıza o zaman Yalova'da bulunan İngiltere Devlet-i Fahîmesi ordusu zâbitânından Yüzbaşı Mösyö Silit ve Yalova'ya gelen İngiliz torpidoları zâbitânı şâhiddir. Ağustos nihâyetine doğru Yunan Kuvâ-yı İşgâliyye Kumandanlığınca kazâmızın işgâli karar altına alınmış ve şu sûretle bed-baht kasaba ve ahâlîsinin tâli'i renk-i siyâha bürünmüşdür. Alâmât-ı işgâlden olmak ve Yunan medeniyetinden bir nümûne gösterilmek üzre fî 27 Ağustos sene [13]36 Kurban Bayramı günü Teşvikiye karyesine gelen müfreze-i Yunaniyye bayram namâzını edâ içün câmi'de bulunan ehl-i tevhîdi kâmilen hârice çıkardıkdan ve etrâf-ı erba'asını süngülü efrâd ile ihâta eyledikden sonra kitle-i mazlûmîn önünde karye-i mezkûr ahâlîsinden Ahmed, Mehmed Ali, Hüseyin Çavuş, Mehmed, Emin, İsmail, Bilâl'in oğlu nâm ma'sûmîni sopalarla şehîd etdikden sonra süngülerle de süngülemişlerdir.

Fî 5 Eylül sene [13]36'da Yalova'ya dâhil olan kıt'a-i askeriyye kumandanı Yüzbaşı Mösyö Aleksandros bütün ahâlînin kavim ve mezheb farkı gözetilmeksizin aynı mu'âmeleye tâbi' olacağını ve herkesin her dürlü hukûk-ı şahsiyye ve hürriyyesini isti'mâle seyyânen kâdir olacağını alenen söylemiş iken işgâlin ikinci gününden bi'l-ibtidâr bütün ahâlî-i İslâmiyye'nin silâhları toplanmış ve gayr-ı Müslim kurâ ahâlîsine tevdî' edilmişdir.

Sâniyen gûyâ kuvve-i işgâliyyenin ihtiyâcına medâr olmak ve kurâ gayr-ı Müslime ahâlîsi istisnâ edilmek şartıyla ihdâs olunan cem'-i hayvanât kaziyesi dolayısıyla bütün Müslüman köyleri birer birer abluka edilmiş ve bütün manda, öküz, inek gibi hayvanât tevzîn ile kıyyesi yirmişer guruşdan ahzedilmiş ve bu tarîk-i cedîd ile zürrâ'ın bütün hayvanâtı Gemlik tarîkiyle Yunanistan'a sevk ve i'zâm kılınmışdır.

Sâlisen Osmanlı jandarmasının ilgâsından sonra ahâlî-i İslâmiyyenin can, ırz ve nâmûsu Rumların taht-ı rahmetinde olduğu gibi kurâ arasındaki muvâsalat da inkıtâ'a uğramışdır. Ahâlî-i İslâmiyyeden bir köyden diğer köye gitmek cür'etinde bulunanlar yollarda kat'iyyen izi bulunmamak üzre gâ'ib ediliyorlar. İşte bu cümleden olmak üzre Gökçedere karyesinden Muhtar Odabaş oğlu Mehmed'in mahdûmu Yusuf, saman almak üzre Şakşak(?) karyesine gitmek içün köyden çıkmış iken el'ân avdet etmemiş ve Ortaburun karyesi civârında İsmaildere nâm mevkî'de üç Müslüman maktûlen her nasılsa bulunabilmişdir.

Râbi'an Karamürsel'in işgâlinden mukaddem Yalova'ya tâbi' kurâ gayr-ı Müslime ahâlîsi heybeleriyle çuvallarıyla hattâ öküz arabalarıyla silâhlı, silâhsız fevc fevc merkez-i kazâya gelmişler ve bed-baht Karamürsel'i işgâl içün giden müfreze-i askeriyye-i Yunaniyye peşinde yağma vü gâret içün hareket etmişlerdir. Yirminci asır medeniyetinin bu son sistem yağma-gerleri Yalova'dan altı sâ'at bu'd-ı mesâfede olan Karamürsel'e gidinceye kadar yollarda etmedik rezâlet, yakmadık cân, hetk etmedik nâmûs ve ırz bırakmamışlardır. Karamürsel kasabasında cereyân eden fecâyi' ve yağmanın ikinci bir nazîresini henüz târîh-i beşer kaydetmemişdir. Şu sûretle kasaba-i mezkûrede tahaddüs eden vakâyi' ve hâdisât-ı ma'lûme üzerine artık vahşetin son derecesi icrâ edilmiş ve bir günde eşrâf ve a'yân-ı memleket dâhil olmak üzre bir rivâyetde otuz beş diğer rivâyetde üç yüz zavallı Müslüman katl ve ifnâ edilmiş ve Karamürsel me'mûrîn-i mâliyyesi de el'ân Yunan habshânesi bodrumlarında inlemekdedirler.

Paşa Hazretleri!

İşte Karamürsel'de cereyân eden şu hâdise üzerine artık Yalova'da Yunanîlerin zulüm ve vahşeti derece-i kusvâyı bulmuş ve dâ'ire-i tahammülün fevkine çıkmışdır. Ez-cümle Çınarcık Müslim karyesinde ehl-i tevhîd geçen cuma günü cuma namâzını edâ eder iken başlarında Yunan zâbiti bulunan bir çete câmi'i-şerîfi abluka ederek Güllüklü tüccârdan İbrahim Ağa'yı silâh bahânesiyle câmi' mezârlığında katl ve bahriye etibbâsından müteka'id Operatör Memduh Bey Teşvikiye hâdise-i fecî'asında İngilizlerin talebi üzerine maktûlîni mu'âyene etdiğinden ve bu husûsda rapor i'tâ eylediğinden dolayı der-dest, envâ'-ı hakâret ile ve iki refîki ile bir semt-i mechûle sevkedilmişdir. Kurt karyesi muhtarı Mustafa Çavuş silâh bahânesiyle Yalova tevkîfhânesinde bir hafta tevkîf olundukdan sonra Gemlik'e sevkedildiği hâlde hayât memâtından henüz bir haber alınamamışdır. Yunanistan mekteb-i askeriyyesinden neş'et ve sınıf-ı ihtiyâta nakledildikden sonra karyesine avdet eden Kurd karyesinden Kazako oğlu ve Engüreli Leonidi'nin teşkîl etdikleri çetelerle İslâm köylerini silâh aramak bahânesiyle yağma ve ahâlîye işkence etmekdedirler. Bu kerre esâretden avdet eden Adapazarlı üç nefer İzmit tarîkinin mesdûd bulunması hasebiyle Yalova'dan kara tarîkiyle memleketlerine gider iken Taşköprü karyesi civârında şehîd edildikleri hâlde görülmüşdür. Karamürsel'in yağmasından avdet eden Yalova'nın Elmalık karyesi Rumları, yağma etdikleri ganâ'imi arabasıyla naklini teklîf ve muvâfakat etmediğinden dolayı Karaçay muhâcirlerinden bir bî-çâreyi bacağından kurşunla cerhetdiler. Ahâlî-i karye tarafından Yalova'ya getirülüp adliyece mu'âyenesi icrâ etdirilerek lâzım gelen raporu ahzolundukdan sonra â'ilesi tarafından berây-ı tedâvî İstanbul hastahânelerine sevkedilmekde iken Yunanlılar tarafından yaralı Müslüman İstanbul'a gitmez diyerek sevkine mümâna'at edilmişdir.

Zât-ı sâmîleri gibi bir vezîr-i kiyâsetimizin merkez-i saltanatdan iki üç sâ'at mesâfede olan Yalova, Orhangazi, Karamürsel gibi karîb mahallâtdan kelimenin bütün ma'nâ ve şumûlüyle imhâ-yı İslâm politikası devâm ve icrâsına müsellem-i enâm olan vicdân-ı âlîleri müsâ'ade etmez zannındayız.

Paşa hazretleri!

Bugün bu üç kazâ son dem hayatını yaşıyor. Serî' bir mu'âvenet ve şedîd bir müdâhele olmaz ise ahâlînin ya tenassur etmesinden veya mecbûr-ı hicret olmasından başka bir çâre yokdur. Çünkü üçüncü şık katl ve ifnâdır paşa hazretleri. Ol bâbda kâtıbe-i ahvâlde emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.

Fî 6 Teşrîn-i Sânî sene [1]336

Yalova kazâsı ahâlîsi nâmına
Gökçedere karyesinden
Dursun nâmlı
Said kulları

BOA. HR. SYS. 2619/45


KARAMÜRSEL'İ İŞGAL EDEN YUNANLILARIN MAĞAZA VE EVLERİ YAĞMALADIKLARI, ESİR ALDIKLARI MEMURLARA ZULMETTİKLERİ

Karamürsel Eytam Müdürü Hüseyin Hilmi'nin Yunanlıların Karamürsel'i işgalleri sırasında kasabadaki bütün çarşı ve dükkânları yağmaladıkları, kendi evinden de bir çok değerli eşyanın Yunan askerleri tarafından çalındığı, bir çok hakaret ve işkence gördüğüne dair ifadeleri.

24 Mart 1921

Hâriciye Nezâret-i Celîlesine

Ma'rûz-ı bendeleridir ki,

Kulları Karamürsel Eytâm Müdîrliği'nde bulunduğum esnâda sene-i ma'rûfenin Teşrîn-i Evvel'i yirmi üçüncü cumartesi günü Yunan kıta'âtı kasaba-i mezkûreyi işgâl edüp çarşudaki dekâkîn ve mağazaları şikest ve bütün emvâl-i ticâriyyeyi yağma ve gârât eyledikleri hengâmda hânemin de odalarını sandık ve konsol kilidlerini kırarak merbût müfredât defterinde cins ve kıymetleri muharrer eşyâ ve nukûd ile â'ileme â'id ve pek kıymetdâr mücevherât ve zînetleri de bilâ-fütûr güpe gündüz âşikâre ve vahşiyâne ahz u gasbetdikleri ve keyfiyet esâsen Düvel-i Mü'telifece de mütehakkık bulunmakda ise de böyle vahşiyâne gasb-ı emvâl ve gârâta düvel-i mütemeddinenin râzı ve kâ'il olamayacakları bedîhî bulunduğundan hukûk-ı düvel ve asr-ı hâzır-ı medeniyyete külliyen mugâyir bulunan işbu kânûn-şikenâne icrâ etdikleri zulüm ve i'tisâflarının lütfen Düvel-i Mü'telife mümessillerine ismâ'ıyla merbût defterde muharrer maddî ve ma'nevî dûçâr etmiş oldukları iki yüz yetmiş bin beş yüz guruş zarâr ve ziyânımın Yunan Hükûmeti'nden tazmîniyle giriftâr olduğum sefâlet ve mağdûriyetden tahlîsim esbâbının istikmâline delâlet ve inâyet buyurulması bâbında emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.

Fî 24 Mart sene [1]337

Karamürsel Kazâsı
Eytâm Müdîri
Hüseyin Hilmi


Müfredât Defteri
Guruş Aded
50000 Altı aded cesîm pırlanta taşlarını hâvî elmas broş 1
15000 Nisâya mahsûs Flemenk ma'mûlâtından elmas küpe 1
12000 Nisâya mahsûs elmas göğüs iğnesi 1
5000 Nisâya mahsûs elmas yüzük 1
28000 Beher adedi mercimek cesâmetinde yirmi sekiz miskâl incü 1
12000 Flemenk taşından ma'mûl elmas bilezik 1
30000 Elli aded Osmanlı altunu
10000 Acem-kârî halı seccâde 1
20000 Âsâr-ı atîkadan cesîm Kürd kilimi 1
3000 Nisâya mahsûs zînet beşi bir yerde altun-ı Osmanlı 1
15000 Sırma işlemeli antika havlu 10
3000 Kebîr ipek mendil 12
4500 Sırma işlemeli kâr-ı kadîm antika çevre 15
3000 Nisâya mahsûs ipek fûta 1
60000 Karamürsel me'mûrîni miyânında Yunanîler tarafından esîr addiyle fî 3 Teşrîn-i Sânî [1]336 târîhinde Karamürsel'den vapurla Gemlik'e sevk ve gece sabaha kadar soğukda yataksız ve yorgansız vapurun güvertesinde ve açıkda bırakılmak ve üç gün sonra süngülü askerlerin nezâretleri tahtında cânîlere bile yakışmayacak bir sûretde cebrî yürüyüşle ve her dürlü tahkîr ve teşhîre ma'rûz bırakılmak ve mezâhim-i seferîden tırnaklarım düşmek sûretiyle fî 6 Teşrîn-i Sânî sene [1]336 târîhinde Bursa'ya sevk ve fî 14 Şubat sene [1]337 târîhine kadar bî-günâh ve ma'sûm olduğum hâlde Bursa'da kuru tahtalar üzerinde ve her dürlü sefâlet ve hakâret ve işkenceler revâ görülmek ve cânîlerle berâber habsolduğum gibi Karamürsel'de bî-kes kalan â'ilem gerek Karamürsel'de gördüğü fâci'alarla ma'rûz kaldığı gûnâ gün tehdîdler ve gerekse gaybûbetimden sonra ye's ve endîşe netîcesi olarak hastalanması üzerine üç mâh devâm eden tedâvîsinde tabîb ücretiyle eczâ esmânı ve el'ân me'mûriyetden mahrûmiyetim gibi zarâr-ı ma'nevîm.
270500 Yalnız iki yüz yetmiş bin beş yüz guruşdur.
Fî 24 Mart sene [1]337

Karamürsel Kazâsı
Eytâm Müdîri
Bende
Hüseyin Hilmi

BOA. HR. SYS. 2623/28