Darağacından Milli Şehitliğe

Darağacından Milli Şehitliğe

Darağacından Milli Şehitliğe*

Avrupa istedi diye. Beyazıt meydanında asılan Kemal bey, on binlerce kişinin katılımı ile Kuşdili Mezarlığı’na defnedilmiş ve bu infazlar Milli mücadelenin bağımsızlık ateşini yaymıştı. Kemal bey,hükümet kararı ile milli, şehit ilan edilen yurtseverlerden sadece biriydi.

 

Güneşin olup bitenden utanıp bulutların arkasına saklandığı gün, yani 10 nisan 1919’da darağacında bir yurtsever sallanıyordu.

Ne bir damla göz yaşı dökmüştü, ne de korku ile eğilmişti. Biraz öfke biraz hasretin acısı ve çokça ülkesinin insanlarının nasıl olup da cellat olabileceğine inanmıyordu. Bu sebeple baş verdiği sehpada başını eğmemek ve dik tutmak için çırpınacaktı.

‘YAŞASIN MİLLET’

“Tehcir” suçlaması ile işgalcilerin baskısı ile işbirlikçi sarayın ipe çektiği onlarca yurtseverden biriydi. Geriye ne para ne de mal bırakmıştı. Bıraktığı iki cümlelik bir gerçekti: “Borcum var, servetim yok. Üç çocuğumu milletim uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın millet...”

Babası devlet hizmetinde ömür tüketmiş gümrük müdürü Arif bey’di. Antalya ve İzmir liselerinin ardından Mülkiye’yi pekiyi derece ile bitirmişti. Beyrut(1908) ve Cezayir elçiliklerinde görev yapmıştı. Toyran, Gebze, Karamürsel kaymakamlıklarında bulunan Mehmet Kemal bey son görev yeri Boğazlıyan da kaymakam ve Yozgat Mutasarrıf Vekilliği ile geleceğin valiliği için örnek gösterilmişti. Ne var ki ülke genelinde başlayan Ermeni ayaklanmasının önlenmesi amacıyla uygulanan ve karşılıklı çatışmaları Tehcir Yasasının uygulanmasından sorumlu tutulanlardan biri olmuştu. İşbirlikçiler Divanı’nda savunma hakkı tanınmayan ve sadece Avrupa istedi diye 10 nisan 1919 günü Beyazıt Meydanı’nda asılan Kemal Bey onbinlerce kişinin katılımı ile Kuşdili Mezarlığı’na defnedilmiş ve bu benzeri infazlar Milli Mücadele’nin bağımsızlık ateşini yaymıştı. Nitekim Kemal bey, 14 Ekim 1922’de Bakanlar Kurulu kararı ile milli şehit ilan edilmişti.

Mustafa Kemal ihanetin kurbanı Kemal Bey’in ülkesi için ölen bir yurt sever olduğunu onaylamakla kalmamış ve ulusun yetimlere sahip çıkmasını sağlamıştı.

* Ergun Hiçyılmaz, Hayat Sayfaları, 03 Haziran 2001 tarihli Sabah Gazetesi